KİMbuYA.Tr.Gg

Zaman geçirmenin endoğru yeri


miracgecesi3

Mirac Gecesinde Hz. Peygamber (sav) Efendimizin bir kısım müşahedeleri
İslami KonularEnes (R.A)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı.

- Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum.

- Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal edenlerdir.”3

Ebû Hureyre (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin:

Eken ve hasad yapan bir kavme rastladığı, hasadı tamamlar tamamlamaz, olduğu gibi ekinin yerine geldiği, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar mücahidlerdir” haberini verdiği; sonra: Başlarını taşla ezen bir kavme rastladığını, başı ezildikçe eski haline döndüğünü, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar başları namaza gitmeyen kimselerdir” dediğini; sonra: Avret yerlerinde bir yama ile hayvanlar gibi otlayan bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar zekâtlarını vermeyenler” dediğini; sonra: Pis bir eti çiğ çiğ yiyen fakat pişmiş temiz et isteyen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar zina yapanlardır” dediğini; sonra: Bir demet odun toplayan fakat taşıyamayan bir adama rastladığını, adamın bu demete yeni ilaveler yaptığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, nezdinde emânet olup, emaneti eda etmeyen, başka emanet talep eden kimsedir” dediğini; sonra: Dil ve dudakları kesilen ve her kesilişte tekrar eski haline dönen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar insanları fitneye çağıran kimselerdir” dediği; sonra: Küçük bir delikten çıkan büyük bir öküze rastladığı, bu öküzün o delikten tekrar geri gitmek isteyip muktedir olamadığı, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, söz söyleyip pişman olan fakat, istediği halde sözünü geri alamayan kimse olduğu” kaydedilir.4 Ebû Said el-Hudri (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

- Ey Cebrail! Kimdir, bu? diye sordu. Cebrail (A.S.) da:

- Bu, baban Hz. Adem (A.S.)’dır, dedi. Hz. Adem (A.S.), bana selâm verdi, merhaba dedi, hayır duada bulundu. Bana:

- Merhaba, ey salih peygamber, ey salih oğul! dedi.

Daha sonra baktım, bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar mak’adlarından çıkıyordu.

- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):

- Onlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.

- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):

- Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar, dedi. Sonra baktım, bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeye başladılar.

- Bunlar kim? Ey Cebrail! dedim. Cebrail (A.S.):

- Bunlar zinakârlar, ALLAH’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler, dedi. Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.

- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim... Cebrail (A.S.) dedi ki:

- Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. Sonra bir takım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar baş aşağı ayaklarından asılmış.

- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):

- O bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır, dedi.5

Ve daha bir çok müşahedeler… Neler, neler… Özetlersek: Mi’râc gecesi Resûl-i Zîşân (S.A.V.) Efendimiz yüksek makamlara çıktı. Melekût âlemini seyretti. Bunda maddî şartlar, zaman ve mekân kaydı ortadan kalktı. Gökler kademe kademe açıldı, nûrdan yaratılmış olan melekler mevkibi ile lâhût âleminde dolaştı. Mâverâ göründü. İlâhî nûr, Rahmânî feyz dalgaları içinde yüzdü. Arş’ı, Ferş’i seyretti. Sidre-i Müntehâ’ya ulaştı. Makam-ı Mahmûd’a erişti.

Peygamberler içinde en yüksek makam olan “Makam-ı Mahmûd” Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimize nasib olmuştur. Nasıl ki semavî kitaplar içinde en mükemmel ve mukaddes olan Kur’an-ı Kerim, kendisine nazil olmuştur. Mirâc, ALLAH Teâlâ’ya yakınlığın en üstün derecesidir. Her ne kadar Peygamberlerden bâzılarına Meleküt âleminin sırlarının gösterildiğini Kur’an-ı Kerîm haber vermişse de, cismiyle bu makamlara yükselen tek Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) olmuştur.

Yazar: Mehmet TALU HocaEfendi
Kaynak: İtibar-Haber
 
   
Bugün: 119 | Klik: 147 | Online : | IP: 18.223.239.65
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol